ECEHAN ERSÖZ
29.12.2020 Hürriyet.com.tr’de yayınlanmıştır. Her hakkı saklıdır.
Hem dünya hem de bizler için bir dönüm noktası olarak tarihe geçen 2020 yılına veda etmemize sayılı günler kaldı. Hepimiz yeni umutlara, hedeflere ve hayallere beyaz bir sayfa açmak için heyecanla 2021’in gelmesini bekliyoruz.
Fakat 2020’in 2021’e miras bırakacağı birçok konu tabii ki de bize sürpriz olmayacak. Bu sebeple her ne kadar pozitif beklentilerle yeni yıla girsek bile bana göre kendimize verebileceğimiz en güzel hediye “belirsizlikle barışmak” yani ona karşı bir “hazır bulunuşluk” kazanmak.
Bir süreçteki tüm bileşenleri bu hazır bulunuşluğa uyarlayalım ki, uyum sağlamamız o derece kolay olsun.
Peki nasıl bir yaklaşım sergilemeliyiz ki uyum sağlama konusunda esnekliğimizi koruyabilelim?
İş dünyası için Belirsizlikle Barış: Senaryo ve Hayal Gücü Bazlı Çevik Çalışma Kültürü:
İş hayatımda görev aldığım stratejik planlama ve strateji planlama departmanlarının en asli görevi senaryo bazlı çalışmaktır. Genelde 3 seviye senaryo üzerinden hangi durumda ve koşulda nasıl bir aksiyon alınacağına dair kapsamlı çalışmalar yapılır, teknolojik yatırımlardan, insan kaynağına veya departman bütçelerinde kadar kırılımlı bir şekilde olası durumlara ilişkin detaylar belirlenir. Önümüzdeki süreç bu çalışmayı daha da önemli kılıyor. Neden derseniz, senaryolar şirketlere esneklik sağlıyor ve yazının en başında bahsettiğim “hazır bulunuşluk” haline zemin hazırlıyor. Burada bahsettiğim önceden hazır bulunmak yani belirsizliğe dair farklı olasılıklara göre çeşitli tahminlerde bulunmak.
İlaveten günümüzde oldukça ön plana çıkan “çevik işletme” kültürü bu stratejik önem taşıyan senaryo bazlı strateji geliştirme ile de birebir ilişkili.
Zira iş dünyasında giderek artan belirsizlik ortamı, korona virüsle de ilişkili olarak varlığını sürdürüyor. Bu ortamda bulunan şirketler, yaşayan birer organizma olarak bu ortama uyum sağlamak durumundadır. İşte bu kabiliyet “çeviklik” olarak tanımlanıyor. Kurumsal anlamda çeviklik yaklaşımı ile kazanılması gerekli olan üç temel nitelikse şöyle;
* Uyarlanabilirlik
* Esneklik
* Denge
Bu üç kavramı doğru şekilde yönetmek, şirketlerin iç ve dış ortamdaki değişikliklere ivme kaybetmeden, vizyonlarına uygun ve hızlı bir şekilde yanıt verebilmelerini sağlıyor. Çeviklik aynı zamanda; iyi bir ekip olmayı, pazara hızlı ve sürekli ürün/hizmet sunabilmeyi de kapsıyor. Ayrıca bu durum; müşteri ihtiyaçlarını anlamak ve onların ürün/hizmet geliştirme sürecine dahil edilmesi ile ilgili bir yaklaşımı da temsil etmektedir.
Örneğin bir yönetici olarak markamın müşteri deneyimine olumlu katkı sağlayacak bir teknoloji yatırımını hangi senaryo şartları için planlayabilirim?
Pazarlama kampanyalarında oyunlaştırma (gamification) için uygulamaya alacağım bir teknoloji için uygun zaman mı?
Bu yatırımın geri dönüşünü elde edebileceğim koşullar mevcut mu?
Bu soru örnekleri belirsizlikle barışmada cevaplanması gereken önemli sorulardır.
Senaryo planlaması dediğimiz noktada ise yaratıcı düşüncenin önemini vurgulamadan geçmek olmaz.
Teknolojik değişime uygun, müşteri deneyimine olumlu etki yapacak, satış ve müşteri etkileşim süreçlerini en pürüzsüz hale getirecek yatırımların belirlenmesinde Z kuşağı çalışanlarının görüşünün mutlaka alınması ise oldukça kıymetli.
Yani özetle 2021 ve sonrasında belirsizlikle barışmanın formülünde teknoloji ve müşteri farkındalığı, senaryo bazlı yaratıcı düşünme ve çevik işletme kültürü yer alacak demek oldukça yerinde olur. Bu konsepti içeren strateji planlama ve geliştirme çalışmaları ise artık her şirketin gündeminde olmalı. Bu sayede mevcut koşullar ile uyumlanmış bir denge kurulması mümkün olabilir.
Bireysel Anlamda Belirsizlikle Barış: Kişisel Dönüşüm
Bireysel anlamda hep vurguladığım “kişisel dönüşüm” kavramı, belirsizlikle barışma ve hazır bulunuşluğu artırmada önemli rol oynayacak.
Değişimin ve dönüşümün baş döndürücü hızla ilerlediği bir çağda yaşıyoruz. Bilgi teknolojileri alanında yaşadığımız gelişmelerin etkilerini eğitim, sağlık, ekonomi, istihdam, ticaret, ulaşım, sanat ve daha birçok alanda görüyoruz. Tüm bu değişimler öğrenme sürecini yaşantımızın vazgeçilmez bir unsuru haline getirmemizi ve yeni beceri setleri edinmemizi gerekli kılıyor.
Dünya Ekonomik Forumu, 2025 yılında profesyonel yaşamda en çok aranılacak yetkinlikler arasında aktif öğrenme, teknoloji kullanımı, analiz, yılmazlık, özgünlük, eleştirel düşünme, yaratıcılık, liderlik ve duygusal zekâ becerilerimizi geliştirmenin bulunduğunu vurguluyor. Tüm bu alanlardaki öz farkındalığımızı arttırmak ve kişisel dönüşüm planlarımızı hayata geçirmemiz geleceğimize yapabileceğimiz en iyi yatırım. Bu sebeple Covid19 ile işletmelerin ivmesini artıran dijital dönüşümü karşısında kendi yetkinliklerimizi artırmayı hedef haline getirmeliyiz. Aksi takdirde mesleklerin yok olmaya, değişmeye ve yenilenmeye devam edeceği önümüzdeki süreçte kariyerimiz açısından büyük bir risk almış oluruz.
Bu sebeple şu an bir çalışan veya iş arayan bir kişi olarak bu yeni yılda kişisel dönüşüm yolculuğunuzu planlarken koyacağınız hedeflerin karakteriniz, kişiliğiniz, yaşam şartlarınız, en önemlisi potansiyelinizi göz önüne alarak, kendinize inancınızı hep yüksek tutarak, büyük hedeflerinizi yılın belli dönemleri için parçalara bölerek planlayın. Başarılarınızın sonunda da kendinizi mutlaka ama mutlaka ödüllendirmeyi unutmayın.
Sağlığınızın ve sevdiklerinizin hep sizinle olacağı güzel ve mutlu bir sene dileğiyle…