ECEHAN ERSÖZ
Harvard Business Türkiye’de yayınlanmış yazımdır. Her hakkı saklıdır.
İş dünyası ve çalışanlar yapay zekâ, artırılmış teknolojiler ve bağlantılılığın ilerlemesiyle birlikte altyapı anlamında giderek daha büyük bir destek kazanıyorlar. Şirketlerin sürdürülebilir performansında en önemli konuların başında gelen verimlilik, yaratıcılık, üretkenlik ve bu kavramlardan beslenen inovasyon böylece yeni bir boyut kazanıyor. Otomasyon ve yapay zekâ çalışma ekonomisini değiştirirken, “artırılmış işgücünün” yükselişi de yöneticilerin çalışanların işe katabilecekleri değer hakkında farklı düşünceler geliştirmelerini gerektiriyor.
Artırılmış teknolojiler ve bağlantılılık bir süredir gelişimini sürdürmekte. Önümüzdeki dönemlerde ise bu kavramlar artık sadece süreç ve sistem bazında kalmayıp çalışanların da entegrasyonunu ve adaptasyonunu daha ileri seviyede sağlamaya başlayacak.
Artırılmış bağlantılı işgücü kavramı, Gartner tarafından 2024 yılı için en iyi 10 stratejik teknoloji trendi arasında gösterildi. Bu kavramla ilişkili olarak Deloitte da 2017 yılında Future of Work: The Augmented Workforce raporunu yayınlamıştı. 2017 yılından bugüne geçen süreçte yaşanan teknolojik gelişmeler bu konunun işlerlik kazanması için büyük yol aldı.
Artırılmış bağlantılı işgücü konsepti, artırma teknolojilerini çalışma ortamlarına entegre ederek çalışanların işgücü yeteneklerini ve üretkenliklerini yapay zekâ, makine öğrenimi ve otomasyon ile artırmalarını, genel iş süreçlerini ve operasyonları geliştirmelerini sağlar. Bu sayede süreç, sistem, çalışan deneyimi sinerjisi oluşur.
Bu kavramla ilişkili öne çıkan teknolojiler; artırılmış gerçeklik, karma gerçeklik, bilgisayar görüşü, nesnelerin interneti ve yapay zekâdır.
Gartner’ın 2024 raporuna göre artırılmış bağlantılı işgücü kavramından yola çıkarak geliştirilecek stratejiler, yetenek geliştirmeyi hızlandırmak ve ölçeklendirmek için akıllı teknoloji, işgücü analitiği ve beceri artışını optimize eden bir bağ yaratıyor. Böylece bu kavramı “çalışanların sağladığı değeri optimize etme” stratejisi olarak tanımlamak da mümkün. Bu stratejinin amacı, tüm iş alanlarında gereken yeni (dijital) becerilerin kazanımını hızlandırmak ve işe alımlarda dijital araçların katkısıyla yetkinlik kazandırma süresini azaltmak.
Stratejinin değer önerisi ise iş yeri otomasyonu ve yapay zekâ alanındaki ilerlemeler sayesinde daha akıllı çalışmayı mümkün kılmak ve işgücünün karmaşık sorunlarını daha iyi yönetebilmek.
Gartner’ın raporuna göre; CIO’ların yüzde 25’i, 2027 yılına kadar kilit rollerde yetkinliğe ulaşma süresini yüzde 50 oranında azaltmak için artırılmış bağlantılı işgücü girişimlerini kullanacak.
İnovasyon ve Çalışan Deneyimi
Artırılmış bağlantılı işgücü için şirketlerde yeni bir işbirliği ve üretkenlik çağına işaret eden gelişimsel bir paradigma demek doğru olur. Sağlayacağı faydalar arasında üretkenlik, verimlilik, etkinlik ve yaratıcılık artışı, daha iyi karar verme ve problem çözme, daha iyi ekip çalışması ve iş birliği, ortak çalışma ortamları yaratılması, iyileştirilmiş eğitim ve işe alıştırma, insan odaklı inovasyon entegrasyonu, esneklik kazanma, işgücü dönüşümünü planlama ve organize etme yer alıyor.
Otomasyon doğru uygulandığında verimliliği artırmaktan çok daha fazlasını yapıyor. İşgücünü artırma anlamında çalışanların yaratıcılığına, problem çözmeye, daha iyi içgörüler edinmeye ve odaklanmaya katkı sağlıyor. Bununla birlikte otomasyonun bugün çoğu şirkette hâlâ yeterince kullanılmadığını söylemek mümkün. Burada kilit nokta, şirketlerin yüksek değerli bilişsel işleri (özellikle problem çözme, yaratıcılık), düşük değerli bilgi işlem ve fiziksel emekten ayrıştırması, çalışanların mevcut rollerden geleceğin işlerine nasıl geçiş yapacağını düşünmekten geçiyor. Şirketlerin çalışanlarına doğru eğitim ve desteği sağlamaları, onları değişimi benimsemeye teşvik ederek ödüllendirmeleri ile mümkün.
Problem çözmede, şirketler, farklı perspektif oluşturma, sorunları bileşenlerine ayrıştırma, çözümleri çerçeveleme konusunda çalışanları eğitimle desteklerse bunların tümü iş yerinde karar vermeyi büyük ölçüde geliştirebilir.
Geleceğin işlerinde başarılı olmak için gereken yaratıcılık ise çalışanlara fikirleri prototip haline getirmeyi ve test etmeyi sağlayan araçlarla mümkün kılınabilir.
Bunun sonunda dönüşümün faydaları yalnızca hissedarlara ve müşterilere değil, aynı zamanda rolleri değişen çalışanlara da yansıyacak. Bu sayede kişisel iş tatmini artan çalışanlar, aynı zamanda müşteri deneyimini iyileştirecek ve hissedarlar için de daha iyi sonuçlar sağlayacaktır.
Artırılmış Bağlantılı İşgücü ve Kurum Kültürü
Kurum kültürü, bir şirketin kolektif değerleri, normları ve inançlarından oluşur. Çalışanların davranışlarını, kendilerine değer verilip verilmediğine dair algılarını, işlerini yapma yöntemlerini etkiler. İşleyen operasyonu destekleyen, performansı etkileyen vizyon, misyon ve değerlerle ilişkili itici bir güçtür. Destekleyici bileşenleri arasında takdir, geribildirim, çalışanlar arası bağlantılılık, öğrenmeyi ve gelişmeyi destekleme, çalışan deneyimini iyileştirme ve kişiselleştirme yer alır.
Geleceğin artırılmış işgücü modeli teknoloji ile mümkün kılınsa da, şirketler bu yaklaşıma başarılı bir geçişin temelde kültür değişimi ve insan gelişimi ile ilgili olduğuna dair farkındalık kazanmalı. Halihazırda uzaktan ve hibrit çalışma ile kurum kültürünün değişen doğasının artırılmış bağlantılı işgücüyle dönüşümünü her şirket kendi özelinde ele almalı. Bu doğru yapıldığında, çalışanlar geleceğin işlerini şekillendirmenin parçası olmaktan heyecan duyacaklardır.
Şirketlerde bu stratejiyi hayata geçirmek için farklı departmanların birlikte çalışması hayati bir ihtiyaç. Şirketin yapılanmasına göre BT, İK, satış, müşteri hizmetleri ve tedarik zinciri gibi bölümlerden liderlerin işin içinde olacağı bir yönetim süreci sonuçların tatmin edici olması açısından öncelikli gereklilik. Kurum tarafından geliştirilmiş bir işgücü yol haritasına sahip olmak; İK, BT ve diğer işletme fonksiyonlarını birleştirmek adına hayati önem taşıyor. Yine bu plan yetenek, eğitim, iletişim, liderlik, kültür ve kurumsal etkilere dair bakış açısını kapsıyor olmalı.
Bu konuya dair planlanacak yatırımın önceliğine göre projenin hangi işgücü birimlerinden başlayacağı, hangi sonuçların takip edileceğine de karar vermek gerekiyor.